Hindistan'da Dul Yakma Geleneği: SATİ

        Sati; Hindistan'da uygulanan bir dul yakma törenidir. Hinduizm inancının getirisi olan bu gelenek Aryanlar döneminden kalmıştır. Eğer tek bir kadın kendini yakıyorsa buna 'Sati', fakat birçok kadının kendini yakması söz konusuysa buna 'Jauhar' denir. Jauhar, yani toplu yakma töreni genellikle savaş zamanlarında görülmüştür.
       Sati geleneğinin ortaya çıkışıyla ilgili iki hikaye vardır.Bunlardan mitolojik olanı Tanrı Shiva ile Sati'nin trajik aşk öyküsüdür:
Sati kocasını sürekli kötüleyen babasına tepki olarak kendini ateşe atmıştır.Sati;dul yakma geleneğinin bu şekilde başladığı söylenir.
      Shiva üstün güçlere sahip olduğu için Sita'nın babası Daksha tarafından kıskanılır. Bu yüzden düzenlediği bir kurban törenine kızı Sati'nin kocası Shiva dışındaki tüm Tanrı ve Tanrıçaları davet eder. Shiva karısının davete gitmesini istemez. Davette babası Daksha, Shiva hakkında ağır ithamlar ve hakaretlerde bulunur. Buna tepki olarak Sati kendini yakar ve saygı duyabileceği bir babanın kızı olarak yeniden yeryüzüne gelene kadar yok olur. Görüldüğü gibi bu öyküde kendini yakan Sati, bir dul değildir.
    Diğer bir rivayet ise; Hindistan'ın Rajasthan eyaletinde çıkan savaşta tüm erkekler ölünce, dul kalan kadınlar düşmanların cinsel saldırılarına karşı kendilerini korumak için toplu olarak  ateşe atlamalarıyla başlayan bir gelenektir.
Hint mitolojisinde bu geleneğin Tanrı Shiva'nın karısı Sati'nin kendini ateşe atmasıyla başladığı söylenir.

    1526-1707  yıllarında Hümayun ve oğlu Ekber Şah bu geleneği kaldırmak için girişimde bulunmuşlardır. Babür İmparatorluğundan sonra Hindistan'a egemen olan İngilizler döneminde de sati geleneği uygulamaları en üst düzeydeydi. Bu yüzden 1829 yılında bu gelenek İngilizler tarafından tamamen yasaklanmıştır.1856 yılında ise dul kadınların tekrar evlenme yasağı kaldırılmıştır.
     Fakat bu gelenek Rajasthan ve Bengal gibi bölgelerde hala devam etmektedir. 1987 yılında Rajasthan eyaletinin Deorala köyünde yaşayan Roop Kanwar, kocasının cenaze ateşinde yakılmıştır. 2008'de ise Lalmati Verma adındaki kadının kocası yakılırken kendini ateşe atması haberlere yansımıştır.
Hinduizmde kocası ölen kadınlar,kocalarının cenaze ateşine atılır.Bunu reddedenler ise toplum tarafından dışlanırlar.

    Hinduizm'de küçük yaşlardan itibaren kız çocuklarına kocalarına itaat etmeleri, yaşamlarını iyi eşler olarak sürdürmeleri gerektiği aşılanır. Bir kadın için kocası Tanrı gibidir. İyi bir eşin tek görevinin kendini kocasına adamak olduğu söylenir. Kocasının ölümünden; görevlerini düzgün bir şekilde yerine getirmediği gerekçesiyle, kadın sorumlu tutulur.
     Bu yüzden evlilik; iyi talih, güzellik ve zenginlik simgesiyken, 'dul kadın'; uğursuzluk ve trajedinin simgesidir.
     Yakılmayı kabul etmeyen kadınlar ise Hindu inancına göre her türlü zevk veren şeylerden, düğün, eğlence ve dini kutlamalardan uzak tutuluyor. Aile ve toplum tarafından tamamen dışlanan kadınların tekrar evlenmesi de yasak. Ayrıca kafalarını tıraşlamak ve sadece beyaz giymek zorundalar.(Beyaz yas rengidir. Cenazelerde de sadece beyaz giysiler giyilir.) Sadece su ve ekmek gibi temel ihtiyaçları almalarına izin veriliyor.
      Fakat erkekler için durum oldukça ironik. Çünkü karısı ölen erkek 13 günlük yas süresini bile beklemeden tekrar evlenebiliyor. 

Yorumlar