Irkçılık ve renkçilik terimleri birbirleri yerine kullanılsa da ikisi arasındaki temel fark ; ırkçılığın kişinin etnik kökenine dayalı bir ayrımcılık olması , renkçiliğin ise; kişinin ten rengine dayalı bir ayrımcılık olmasıdır. Renk ayrımcılığı tabi ki Hindistan’a özgü değildir. Amerika başta olmak üzere Çin, Japon ve Kore gibi ülkelerde de oldukça yaygın. Fakat biz yazımızda daha çok Hindistan’daki boyutuna değineceğiz.
Tahminen MÖ 1500’lerde Hindistan beyaz tenli Aryanlar
tarafından istila edildi. Burada yaşayan
yerliler yani Dravidler, Aryanlara göre daha koyu tenliydiler. Bu yüzden
Aryanlar tarafından küçük görülüp dışlandılar ve ötekileştirildiler. Benzer bir
olay İngilizlerin Hindistan’ı işgalinde de yaşandı. Hindistan halkı açık tenli
insanlar tarafından yıllarca sömürüldü. Önemli idari işler ve pozisyonlarda ya
sadece beyaz tenli İngilizler ya da açık
tenli Hintliler çalıştırıldı. Sanırım tüm bu yaşananlar Hint insanının bilinçaltına
işledi. Ve sonunda bir Hintli için açık ten rengi; güzellik ve belki de gücün simgesi olarak
idealleştirildi.
Günümüz Hindistan’ında renk ayrımcılığı her alanda karşımıza çıkmakta. Çocuklar ten renklerinden dolayı sadece akranlarından değil aileleri ve akrabaları tarafından da zorbalığa uğramakta. Görücü usulü evliliklerde aranan ilk özellik de kadının açık tenli olması. İş hayatında da durum farklı değil. İşverenler, insanların sadece eğitim ve yeteneklerine değil , ten renklerine de dikkat etmekte.
Cilt aydınlatıcı ürünlerin günümüzde Hindistan’da milyarlarca dolarlık bir endüstri
oluşturması da bu ayrımcılığın etkilerini kanıtlar nitelikte.
Yorumlar
Yorum Gönder